Klasik Arap Müziğinde Unutulmayan Sesler
Klasik Arap Müziğinde Unutulmayan Sesler



FEYRUZ (Lübnan)



Şiir, destan, nota, senfoni... Feyruz, güzelliği ifade eden bir sestir. Rüyalarımıza vahşi ve tatlı bir renk katar. Feyruz’un sesi ve şarkıları her zaman sürükleyici olmuştur. Bu altın ses, halkın yaşamının her köşesine, kalbine, kafasına, ruhuna girmiştir. Çarpıcı sesi radyolardan kulaklarımıza ulaştığı 50’li yılların başından beri, bütün dünyada, yüzlerce, binlerce, milyonlarca hayran kazandı. Feyruz adıyla tanınacak olan Vedad Haddad, Beyrut’ta yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Çok küçük yaştayken, hevesinden, ya da daha doğrusu, yaşamın zorlukları nedeniyle şarkı söylemeye başladı. Genç kızken Lübnan radyosunun yolunu tuttu ve aralarında Halim el-Rumi’nin de bulunduğu bazı profesyoneller onu dinleyerek, Feyruz (mavi firuze) adını ona uygun buldular. Halim el-Rumi, Feyruz’u Asi ve Mansur Rabbani Kardeşler ile tanıştırdı ve bu olay onun büün hayatının değişmesıne yol açtı. Asi onu dinler dinlemez, müzik hayatında yaratmak istediği her şeyi Feyruz’un güzel sesiyle yaratabileceğini fark etti. Feyruz ve Asi 1954 yılında evlendiler, bu beraberliklerinden üç çocukları, yüzlerce şarkıları, skeçleri ve Baalbek festivallerinde yıllarca oynanan muazzam müzikalleri oldu. Baalbek Tapınağı’nın mağrur ve kibirli sütunları gibi, Feyruz zorlukların, şöhretin, savaşın saldırıları karşısında, sarsılmaz cesaret ve onurlulukla, dimdik ayakta durabildi. Savaş yıllarında bile Lübnan’ı terk etmedi. Feyruz kalbi etkileyen her şeyin sözcüsü ve yansıtıcısıdır. Aşk, şefkat, gurur, sedir ağaçları, ay, toprak, kuşlar, çocuklar, erkekler ve kadınlar, gençler ve yaşlılar... Kısacası, bütün varlıklar onun eşsız sesinde yansırlar.





ÜMMÜ GÜLSÜM (Mısır, 1906-1975)

“Kavkabü’l-Şark” (Doğu’nun Yıldızı), müzik dünyasının bütün yıldızlarının en parlağı... Ümmü Gülsüm Arap şarkılarının ya da operasının en büyük kadın şarkıcısı, primadonnasıydı; ki hala da öyledir. Bu büyük ünü sadece emekle elde etti; “Allah vergisi” yeteneğini geliştirmek için çocukluğundan beri çalışarak ve bütün güçlüklere katlanarak. Ümmü Gülsüm geçmişini hiçbir zaman inkar etmedi; aksine onunla gurur duydu. Köyde büyük bir sefalet içinde geçirdiği çocukluktan sonra yükseldi. Sesinin güzelliği karşısında babası ve ağabeyi onun şarkı söylemesine izin verdi. Şans onu büyük ve usta müzisyenler Şeyh Abdullah Muhammed’le, daha sonra da yine onun kadar ünlü müzisyenler Muhammed Kasabcı ve Riad es-Sumbati ile karşılaştırdı. Sonra da Paris’teki eğitimini yeni tamamlayarak ülkesine dönmüş olan genç şair Ahmed Rami ile karşılaştı. Ahmed Rami ona aşık oldu ve bu hiçbir zaman sona ermeyen aşkını, Ümmü Gülsüm için yazdığı şiirlerde dile getirdi. Ahmed Rami’nin “Ömer Hayyam’ın Rubaileri” adlı bir şaheser çevirisi de vardır. Ümmü Gülsüm, yıllarca her ayın ilk perşembesi Kahire’nin en büyük sahnesinde beş saat süren konserler verdi. Kahire Radyosu bu konserleri canlı olarak yayınlar ve bütün Arap dünyası evlerinde veya kahvehanelerinde onu dinlerdi. 60’lı yıllarda genç bir besteci Beliğ Hamdi’yle çalışmaya başladığında Ümmü Gülsüm, repertuvarının tarzını değiştirdi. Bir başka büyük besteci-şarkıcı Muhammed Abdülvahab’la çalışmaya başladıktan sonra da zirveye ulaştı. Ümmü Gülsüm’ün yurtsever şarkıları Arap dünyasının önemli olayları sırasında inkar edilemez bir etki yarattı. Mısır ve Ümmü Gülsüm’ün imajı yarım yüzyıl boyunca birbirine karıştı ve birleşti. Bu kaynaşma bugüne kadar sürmektedir. 1975 yılında öldüğünde, Mısır, onu ulusal bir cenaze töreniyle toprağa verdi ve bütün Arap dünyası yas tuttu. 



Marcel KHALİFE (Lübnan)

Marcel Khalife 1950 yılında Lübnan, Amchit’ te doğdu. Beyrut Ulusal Müzik Akademisinde Arapça’da “ud” olarak bilinen Yakın Doğu’Lute’ eğitimi aldı.

O zamanlarda ‘ud’ çalmak çok sıkı kurallara bağlı olmasına rağmen Marcel Khalife ve diğer müzisyenler kuralları genişleterek ‘ud’ un potansiyelini geliştirdiler. Khalife, 1970- 1975 yılları arasında , Ulusal Müzik Konservatuarında ders verdiği dönemde ayrıca Orta Doğu, Kuzey Afrika, Avrupa ve Kuzey Amerika çapında solo konserler verdi.

1972 yılında, Khalife doğduğu kasaba olan Amchit’te bir müzisyenler grubu oluşturdu. Bu grup daha sonra tüm Lübnan’da konserler vererek Arap müziğini ve onun mirasını canlandırmak için çalışmalar yaptı. Amchit Grubu, Khalife’in daha sonra 1976’da kuracağı ve büyük yankı uyandıracak ‘Al-Mayadine Grubu’nu’ kurma konusunda bir tecrübe oldu. Khalife ve Al-Mayadine Grubu Arap dünyasında, Afrika, Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Latin Amerika, Avustralya ve Japonya’da konserler vermeye devam etti.1974’ten başlayarak Caracalla Dans Topluluğu ile dans müziklerini yazarak iş birliği yaptı. Khalife’in müziğinin ve topluğunun danslarının güçlü kombinasyonu yeni stil yakın doğu balesinin popüler bir çağrışımla doğumuna yol açtı. Khalife ayrıca Maroun Baghdadi, Sophi Sayhf Eddin ve Sami Zikra’nın yönettiği filmler ve bazı belgesellerin müziklerini yazdı.

Khalife’in yirmiyi aşan prodüksiyonu Arap müzik literatürünü zenginleştiren eserler olarak göze çarpmaktadır: Promises of the Storm (Fırtına’nın Sözü) , Ghina’iyat Ahmad Al Arabi, Peace Be With You (Selemun Aleyki) , Weddings (Düğünler) , Arabic Coffeepot (Arap Cezvesi), Summer Night's Dream (Yaz Gecesi Rüyası) and Magic Carpet (Uçan Halı) eserlerinin bazılarıdır. Daha sonraki sürümlerde ise Body and Soul (Beden ve Ruh) , Chants of the East (Doğu’nun Ezgileri) , The Symphony of Return
(Dönüş Senfonisi), an Oud Concerto (Ud Konçertosu) bulunmaktadır. Khalife'in müzikal geçmişi ve özellikle ud sanatkarlığındaki uzmanlığı bestecinin 1982’de yazmaya başladığı 6 bölümlük ‘Ud Çalışma Antolojisi’ isimli çalışmasında kendini hissettirmektedir. Khalife’in bu çalışması enstrümanı öğrenmek konusunda hem teorik hem de uygulamaya dair bilgileri içermektedir. Eserdeki bazı bölümler ikili, üçlü ve dörtlü ud’a ayrılmıştır.

Marcel Khalife, uzun ve başarılı kariyeri boyunca birçok ödül almıştır:

- Kültür Madalyası / Tunus
- Lübnan Turizm Bakanlığı Nişanı
- Birleşik Arap Emirlikleri Altın Hançer Ödülü
- Lübnan-Avustralya Kültür Kulübü Ödülü / Sydney
- Ivory Madalyası / Abidjan
- Venezuella Kültürel Ligi Onur Ödülü
- Berlin'den, Küba’dan ve Yemen’den Onur Ödülleri
- Los Angeles, San Francisco, San Diego, Boston ve Houston şehirlerinden Onur Sertifikaları

Kitapları:
- Al Samaa
- Jadal Oud Duo
- Oud 





MUHAMMED ABDÜLVAHAB (Mısır, 1907-1991)

Arap müziğinin tartışılmaz ustası, öncüsü ve en büyük otoritesi Abdülvahab hayatının 20 yılını Arap müziğinin değerli mirasını araştırmaya adadı. Hıdiv İsmail döneminde Abdo Hamuli, daha önce kullanılmamış makamları kullanarak Arap müziğini canlandırmıştı. Salame Higazi, Abdullah Hilmi, Salih Abdullah, Zeki Murad ve Seyyid Derviş gibi çağdaşı büyük sanatçılar da Abdo Hamuli’yi izledi... Ondan sonra, Abdülvahab adlı küçük bir çocuk, mahallesinin sokaklarında bir grup yumurcakla birlikte şarkı söyleyerek dolaştı. Abdülvahab’ın sesi o kadar güzeldi ki, insanlar onu dinlemek için uykusuz kalıyordu. Bir gün kendi grubunu kurup Seyyid Derviş’in tiyatrosuna gitti. Sesi Derviş’i ve tiyatro yöneticisini çok etkiledi. Tiyatro yöneticisi Abdülvahab’ı hemen işe aldı ve fotoğrafları böylece Kahire’nin sokaklarına asıldı. Başarılı ve başarısız çeşitli deneyimlerden sonra genç şarkıcı, babasının çalıştığı Kuran kursunun şeyhinden geleneksel müziğin kurallarını öğrenmeye karar verdi. Daha sonra da Müzik Akademisi’ne girerek öğretmeni Hasan bin Enver’den müzikal teknik kurallarını ve sesini kontrol etmesini öğrendi. “Şairlerin Prensi” Ahmed Şevki’yle de orada tanıştı. Şevki sadece onun hayatını değiştirmekle kalmadı, ona en çok şey veren eğiticisi de oldu. Abdülvahab, Şevki’den her şeyden önce şiirsel tat almayı öğrendi ve sanatçı duyarlılığını kazandı. İlk bestesi, tanınmış aktör Nagıb el-Rihani için bestelediği bir müzikal komedidir. Bunu Münire el-Mehdi için bestelediği “Kleopatra” izledi. Bu iki besteyle çağdaş Mısır’ın en büyük bestecisi olarak tanındı. Sinema, radyo ve plaklarının yaygınlaşması onu çok yönlü bir sanatçı olarak yeteneklerini ortaya çıkardı. Arap dünyasının en büyük yıldızları için besteler yaptı. 1960’ta bestelediği ölümsüz şarkısı “İnta Umri”yi (Sen Benim Hayatımsın) ‘Doğunun Yıldızı’ Ümmü Gülsüm’e hediye etti. Rakia İbrahim, Nagat, Abdülhalim ve Warda için de şarkılar yazdı. Abdülvahab ile birlikte ilk kez orkestral parçaları şarkılarında kullanan Ferid el-Atraş’la da çok iyi bir ilişkisi oldu. Abdülvahab, “Halkın zevkleri, orkestral müziğin değerini anlayacak şekilde biçimlenecektir. Evrenselleşmek zorunda olan Arap müziğinin geleceği buradadır” diyordu. 82 yaşındayken son şaheseri “el-Fan” (Sanat), “el-Gondol”, “el-Karnak”, “el-Habibü’l-Magul” (Bilinmeyen Aşk), “el-Nahrü’l Halid” (Nil Nehri) veya “Ya Vabur Olli” (Tren, Söyle Bana) gibi büyük bir başarı elde etti. Bu şaheserler ebediyyen yaşayacaktır. 1991 yılı Mayıs ayının 3’ünü 4’üne bağlayan gece Abdülvahab, Arap müziğinin meşalesini hayatı boyunca taşımış olan efsanaevi sanatçı olarak, her zaman yaşamak üzere, bu dünyadan sessizce göçüp gitti. 



SABAH FAHRİ (Suriye)


Sabah Fahri, 1933 yılında "tarab"ın ( müzik dinleyerek kendinden geçmek) merkezi bilinen Halep kentinde doğdu. Arap erkek şarkıcılar arasında en güçlü sese sahip olarak tanınan Sabah Fakhri'nin repertuarı, esas olarak geleneksel ve dini şarkılardan oluşmaktadır. Sabah Fakhri çocukluğundan beri muvaşahat, kudud ve kasaid gibi dini şarkıların ustasıdır. Çocukluğu kentin en eski semtlerinde geçen Sabah Fakhri'ye babası Kur'anı makamıyla okumayı öğretti. Bu eğitim, bütün linguistik ve vokal teknikleri kapsamaktadır. Delikanlılık çağında Şam Müzik Akademisinde büyük muvaşahat ustası Şeyh Ömer el-Batşe'nin öğrencisi oldu. O zamandan beri kusursuz sanat hayatının sürdürmeye başladı ve bütün dünyayı dolaşarak büyük bir ün kazandı. Sabah Fakhri, Arap geleneksel müzik hazinesinin bir çeşit arşivini oluşturan iki televizyon dizisinde rol aldı: "Nagham el-Em"(Geçmişin Melodisi) ve onun kadar ünlü olan Warda ile birlikte oynadığı "El Vediyu'l-kebir"(Büyük Vadi). Sabah Fakhri'nin ses telleri, en düşük ve en yüksek ses tonlarının hünerlice kullanmasına olanak veriyordu. Ayrıca sahnede en uzun süre kalma rekoruna da sahipti. Büyülenmiş dinleyiciler önünde 12 saat boyunca hiç ara vermeden şarkısöyleyerek Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi.



VADİ es-SAFİ (Lübnan)

Lübnan denilince ilk aklımıza gelen en önemli insanları ve simgeleri sıralamamız gerekirse; bunların başında sedir ağaçları, Baalbek Tapınağı, Fenikeliler, Rabbaniler, Lübnan mezeleri ile birlikte Feyruz ve Vadi es-Safi’nin isimleri mutlaka olur. Vadi es-Safi’nin sesi Lübnan’ın dağları kadar mağrur ve güçlü, ülkenin her tarafından fışkıran kaynak suları kadar berrak ve gürdür. Vadi es-Safi’nin asıl adı Vadi Fransis’tir; onu müzik çalışmaları için ilk dinleyenler es-Safi (saf olan) adını ona daha uygun buldular. Es-Safi, önemli isimleri arasında Rabbani Kardeşler, Feyruz, Vedad Haddad, Nasri Şemseddin, Filemon Vehbi’yi sayabileceğimiz 50’li yılların başında çağdaş Lübnan müziğini ortaya çıkaran büyük kaynaşmadan doğmuştur. Vadi es-Safi ile Rabbani Kardeşler arasındaki işbirliği 50’li yıllar boyunca ve 60’lı yılların başında gelişerek yoğunlaştı. Es-Safi, Ballbek festivallerinde yer alan müzikal komedilerin ve oyunların birçoğunda başrolde oynadı. Hatta birkaç filmde de rol aldı. Kendisi güfte yazarı da olan Vadi es-Safi nerede bulursa bulsun güzel melodleri almakta tereddüt etmezdi. Ferid el-Atraş, Abdülvehhab, Beliğ Hamdi gibi kişilerin şarkılarını da söyledi. Ve hepsinden önemlisi, hayatın zorlukları karşısında ülkesini terk ederek dünyanın her tarafına yayılmış olan ve doğdukları topraklara karşı büyük bir hasret çeken gurbetçileri de unutmadi; onlar için de şarkılar yazdı. Vadi es-Safi, vatan hasreti çeken bu kişilere, sesi, müziği ve güfteleriyle Lübnan’dan bir parça sunmak için bütün dünyayı dolaştı.



FERİD el-ATRAŞ (Mısır, 1917-1975)

Suriye kökenli, Lübnan doğumlu ve Mısır vatandaşlığını seçen Dürzi Dağı’nın prensi, Ferid El-Atraş’ın adı, yıldızlığa yükseldikten sonra yarım yüzyıl boyunca leon lambalarında yazıldı. Bir bakıma o zamanın Arap müzik dünyasının bir referansı ve yansımasıydı. Orkestral müzik parçaları dahil 500 civarındaki şarkı sözü, müziği ve yorumuyla Arap halkının duygularını ifade eder: Hüzün, gözyaşı, hasret ve feryat. Besteci olmaya istekli bu parlak udi, gündüzleri tezgahtar olarak çalışarak, Kahire Müzik Akademisi’nin gece derslerine devam etti. Yoksul düşmüş bu emir ailesindeki herkes şarkı söylüyordu. Anneleri Sit Aliye, aileye bakmak için şarkıcı olmuştu. 30’lu yılların yıldızı Badia Masabni, Müzik Salonu Tiyatrosu’nda söylettiği şarkıyla, onun yeteneğini ortaya çıkardı. İlk şarkısı Midhat Asım’ın bestelediği “Ye Reytni Tiyr” (Keşke Kuş Olsaydım) adlı parçaydı. Bu şarkı Ferid el-Atraş’a radyonun kapılarını açtı ve Abdülvehhab ve Ümmü Gülsüm’ünküne eşit, uzun, zengin ve parlak bir kariyerin başlangıcı oldu. Ferid el-Atraş, melodilerinde eski ile moderni, Batı enstrümanlarıyla Doğu tarzını, son derece şaşırtıcı bir uyumla birleştirdi. Gerçek halk şarkıları yarattı. Dahası, Mısır müzik sanatının tartışmasız ustası M. Abdülvahhab onun ilk şarkılarından “Bittesalini An Hali”yi dinledikten sonra şöyle dedi: “Bu parçayı bestelemiş olmayı çok isterdim”. Abdülvahab Arap müziğini Batı dünyasına tanıtan ilk Arap bestecinin Ferid olduğunu belirtir: Ferid’in parçaları Rusya’da, Amerika’da, Fransa’da ve İngiltere’de çalındı. Frank Pourcel ve Orkestrası, “Nugumü’l-Leyl”, “Habibü’l-Umr”, “Leyla” ve “Zamorroda”yı plak yaptı. Öte yandan Arap dünyası onu, ancak kız kardeşi Esmahan ile birlikte oynadığı “İntisar Echabab” adli filminden sonra tanıdı. Udda eşsiz bir ustalığa sahip olmasına karşın, Kasabcı ve Abdülvahab’ın aksine müzik kültüründen yoksundu. Ancak, doğaçlama ud modasını başlatanlardan biri oldu ve her konserinde büyük alkış topladı. Dinleyicileri, ölmeden iki ay önce hasta ve güç nefes alırken verdiği konser sırasında onu yalnız bırakmadı. Bugün plakları hala çok satmaktadır ve oynadığı 30 fılm de hala sinema salonlarını doldurmaktadır.

antakyamuzik  mail grubu arşivinden derlenmiştir
kültür güncesi
 
gündelik yaşamın kent güncesi
 
Hayat bir sahnedir
Sanat hayatın başka bir yorumudur.İnsanın insanı insanca kavradığı bir dünya sunar önümüze..
 
yeni dönemde daha zengin bir içerikle sitemiz güncellenecektir. Sitemizde sizlerin de yazılarının yer alması için yenibirsehir@hotmail.com adresine yazılarınızı bekliyoruz.
 
 
Bugün 1 ziyaretçi (4 klik) burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol