-------------------------------------------------
MUTLULUĞUN RESMİ ÜZERİNE
'Mutluluğun Resmi' tablosunun altında Abidin DİNO imzası var ama, gerçekten o mu yapmış diye sorgulanmadan kabul gördü.
O'na ait değildir resim. Resmi yakınlaştırarak bakarsanız yatağın kenarında ikinci imzayı, resmin asıl sahibinin imzasını görürsünüz.
Internet'te yanlış bilginin kolaylıkla oluşturulduğuna örnektir bu resmin durumu.
Ayrıca; yanlışı, yanlış bilgiyi, yakıştırmaları sorgusuz, sualsiz sahip çıkışımıza ve yanlış bilgiyi çoğaltmadaki ustalığımıza da örnektir.
Sadece Internet'te mi, yaşamımızda da bu yanılgıya düşeriz. Doğruluğunu sorgulamadan sahipleniveririz yakıştırmaları, inandığımızı başkalarına da
inandırırız sonra. Aldatılırız, aldanırız ve aldatırız farkında olmadan...
Benzer yanlışlık, -Internet'de benim rastladığım iki şiir için de yapılmıştı. Diş hekimi Yalçın Ergir'e ait bir şiir, sitelerde Nazım Hikmet'e ait olarak yayınlandı uzun süre.
"Sarı Lira Gibi Ömrümüz/Yaşamak değil beni bu telaş öldürecek…" adlı bir şiir de Orhan Veli Kanık, Can Dündar ve gerçek şairi olduğuna
"inandığım" Erel Bleda arasında gidip gelmekte.
Gerçeği bilmeyenleri hala yanıltıyor şiirle özdeşleştirilen resim.
Resim Abidin Dino' nun değil...Gerçek sahibi 'Artist Dianne Dengel'dir. http://www.diannedengel.com/ Ressamın sitesine bakarsanız imzaladığı bu
resmi göreceksiniz. Diğer resimlerine baktığınızda üslup benzerliğini görünce de ikna olacaksınız. 2 yıldır bu yanlış bilgi Internet'te
dolaşıyor. Geçen sene bir çok eğitim sitesine, forumlara bu konuya ilişkin açıklama yazısı bırakmıştım. Ama hala arama motorlarında yanlış haliyle karşımıza çıkıyor. Halk dilinde, *aslı olmayan yanlışın > yaygınlaşmasını açıklayan "Adı çıkacağına, canı çıksın" deyimi vardır ya, ona benzer; Internet ortamına bırakılan ve yaygınlaşan yanlış bilgiyi düzeltmek zor oluyor.
'MUTLULUĞUN RESMİ' ÜZERİNE AKTARILAN YANLIŞ BİLGİYİ BİLEN-GÖREN DİĞER ÜSTATLAR NİYE DÜZELTME YAPMADILAR?
Abidin Dino D grubu ressamları arasındaydı. -1933-
Nurullah Berk, Cemal Tollu, Zeki Faik İzer, Elif Naci ve heykeltıraş Zühtü Müritoğlu arkadaşlarıydı.1950'li yıllarda ise arkadaşları Nazım Hikmet,
Aragon, Picasso, Avni Abraş, Çetin Atlan, Yaşar Kemal, Orhan Veli ve daha niceleri A. Dino'nun her zaman yanı başında ve en yakın dostlarıydı. Bu
gün dahi sağ olanlar 'Mutluluğun Resmi' tablosunun altındaki imza için bu güne kadar Abidin Dino'ya ait değildir demediler. Niçin? Bu güzel tablo
konusuyla ve Nazım'ın şiiriyle bir çok kişiye hitap etmişken, bir çok kişiye ulaşmışken onların
haberleri olmadı mı acaba? Bu Mümkün mü?
*Gerçekten muhteşem bir resim karşısında artık tablonun kime ait olduğundan çok, konusu ve resmin kendisi önem kazandığı için olabilir belki.*
Yurtsever bir şairin şiirine uyarlanıp, yenilikçi ve devrimci bir ressama atfedilmiş:
Delik çatı altında damlayan sulara rağmen
tebessüm edebilen insanın hayata bakış tarzındaki mutluluk...
Uyurken bile hala bu kadar huzurlu ve mutluluk dolu, tebessüm ederek uyuyan insanlar
varsa gerçekten, o resmin içinde ve o kadar saf olmak ister
insanlar-insanlık.
*Bu güne kadar bu resim için yapılan söylentiler:
*Abidin Dino, Nazım Hikmet'in sorduğu "Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin... ? sorusuna yanıt olarak: "Mutluluğun resmini nasıl yapabilirim
demiş ve o günden sonra resim yapmayı bırakmış.
*Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ?"demiş Nazım. Abidin Dino 'da cevaben, Resim yapmak yerine -sanıldığının aksine- şu şiiri yazmış :
Mutluluğun Resmi
Kokusu buram buram tüten
Limanda simit satan çocuklar
İşçiler gözler yolunu.
İnebilseydin o vapurdan
Ayağında Varnanın tozu
Mavi gözlerinde yanıp tutuşan
hasretle kucaklayabilseydim
seninle, bir daha.
Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
Bağrımıza bassaydık seni Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Başında delikanlı şapkan,
kolların sıvalı, kavgaya hazır
Bahriyeli adımlarla düşüp yola
Gidebilseydik Meserret Kahvesine,
İlk karşılaştığımız yere
Ve bir acı kahvemi içseydin.
Anlatsaydık
o günlerden, geçmişten, gelecekten,
Ne günler biterdi,
Ne geceler...
Dinerdi tüm acılar seninle
Bir düş olurdu ayrılığımız,
anılarda kalan.
Ve dolaşsaydık Türkiye'yi
bir baştan bir başa.
Yattığımız yerler müze olmuş,
Sürgün şehirler cennet.
İşte o zaman Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Buna da ne tual yeterdi;
ne boya...
Abidin Dino
DENİZ AKSEN'İN "BİR İNTERNET HURAFESİ" YAZISINDAN...
-----------------------------------------------------
Abidin Dino Üstüne
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneceğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
1961 yazı ortalarında Kübanın resmini yapabilir misin..
Nazım Hikmet
Kırk yılı aşkın bir süredir yurdundan uzakta yaşamasına karşın, resminde Türkiye’nin geleneksel kültürüne olan ilgisini her zaman canlı tutmayı başarabilen Abidin Dino 7 Aralık 1993’te Paris’te
öldü.
1913’te İstanbul’da doğan Abidin Dino, küçük yaşta beliren rsim sevgisinin etkisiyle Robert kolej’deki öğrenimini yarıda bırakarak, ağabeyi Arif Dino’nun da desteğiyle kendisini resim ve karikatür alanlarında yetiştirdi; yapıtlarını Babıâli’de çeşitli gazete ve dergilerde yayımlamaya başladı. 1933’te kurucularından biri olduğu D Grubu’nun ilk sergisinde yer alan desenlerini, o sırada Türkiye’de çalışmalar yapan Sovyet sinemacı Yutkeviç’in beğenerek çağrıda bulunması üzerine, 1934’te gittği Sovyetler Birliği’nde 1937’ye kadar ressam ve dekoratör olarak film çekimlerine katıldı.
Bir yıl da Paris’te kalarak dönemin ünlü sanatçılarıyla ve bu arada, bir süre etkisi altında kaldığı Picasso ile ilişki kuran Abidin Dino Türkiye’ye dönüşünde, giderek yerel ve kendine özgü bir bireşime ulaştı; 1940’ta Liman Ressamları adıyla da bilinen toplumsal gerçekçi Yeniler Grubu’na katıldı.
1941’de siyasal görüşleri yüzünden İstanbul’dan uzaklaştırılan Dino, 1946’ya kadar kaldığı Güney Anadolu’da yaptığı resimlerde köy yaşamını işleme olanağı buldu; bu döneminde bir yandan da heykelle ilgilendi. 1952’de Paris’e yerleşen sanatçının İşkence, Atom Korkusu, Savaş ve Barış, Çıplaklar, Dört Kent, Dağ-Deniz gibi birçok yapıtı çeşitli galeri, müze ve koleksiyonlarda yer aldı. Abidin Dino’nun cenazesi 16 Aralık’ta İstanbul’a getirilerek Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi.
|